Sosyal Sürdürülebilirlik

sosyal_surdurulebilirlik

Sosyal sürdürülebilirlik, hem günümüzde hem de gelecekte sağlıklı ve yaşanabilir bir toplum inşa edebilme yeteneğini ifade eder.

Sosyal sürdürülebilirliğin odak noktası insan ve toplumdur. Sürdürülebilir kalkınmanın çevresel ve ekonomik boyutu ile yakından ilişkilidir. Geleceğe güvenle bakmanın sosyal kriterleri, sosyal sürdürülebilirlik boyutu kapsamına girmektedir.

İnsanların ihtiyaçlarının karşılanabildiği toplulukların eşitlik, çeşitlilik ve yaşam kalitesi gibi kriterler doğrultusunda gelişmesi sosyal sürdürülebilirliğin temelini oluşturur.

Sosyal sürdürülebilirlik kriterleri şirket içinde uygulanan istihdam koşul ve haklarını, çalışanları sağlık, güvenlik, refahını, çoğulculuk ortamını ölçmektedir. Ayrıca diğer paydaşlarla olan ilişkinin düzey ve kalitesi de sosyal sürdürülebilirliğin önemli bir parçasıdır: Tedarikçiler, müşteriler, şirketin mal ve hizmetinden etkilenen coğrafyalardaki topluluklar, rakip şirketler sosyal sürdürülebilirlik ekosisteminin bir parasıdır.

Yaratılan mal ve hizmetlerin tüm paydaşlar üzerindeki etkisinin anlaşılması aslında bir risk kontrol mekanizması olarak da görülmelidir. Tedarikçilerin çalışma koşulları, çalışanları güvenliği, ve daha güvenli bir tedarik zinciri gibi sosyal sürdürülebilirlik kriterleri şirketleri oluşabilecek riskler hakkında düşünme ve hareket geçme konusunda bir stratejik öncelik haritası çıkarılmasını teşvik edecektir. Bu konuda öngörülemeyen riskler, şirketlere itibar, müşteri güveni, çalışan bağlılığı gibi birçok konuda zarar verebilir.

SOSYAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ZOR ZAMANLARIN KURTARICISI OLABİLİR

Özellikle ekonomik dalgalanmaların arttığı dönemlerde, şirketlerin paydaş haritalarında hızlı değişiklikler meydana gelebilmektedir. Talep yetersizliği, hammadde temin zorluğu, istihdam azaltılması gibi şirketlerin üretim koşullarını zorlayan her kalem aslında, bir sosyal sürdürülebilirlik boyut olan ve şirketlerin paydaşları ile ilişkilerini doğrudan ilgilendiren kalemler. Ekonomik dalgalanmaları arttığı dönemlerde, şirketlerin uzun vadede sosyal sürdürülebilirlik esaslarına göre oluşturduğu sermaye, finansal sürdürülebilirlik olarak geri dönüş sağlayabilir. Çalışan bağlılığı, müşteri bağlılığı, tedarik zincirinde adil ve dayanıklı ilişkiler kurmak, zor zamanlarda şirketlerin en büyük sermayesi olarak koruyucu bir kalkan oluşturabilir. Sosyal sürdürülebilirlik bugünün işi değil; stratejik bir bakış açısı ile uzun vadeli planlama gerektiriyor. Ama adil, yaşanabilir ve dayanıklı sosyal ilişkiler yaratmak, şirketlerin yarınını kurtarmak ve dalgalanmaların boyutunu azaltmak için, göz ardı edilemeyecek bir sermaye birikim yolu.

Kurumsal sürdürülebilirlik çalışmaları doğrultusunda sosyal konulara da öncelik veren işletmeler, bu çalışmaların çıktılarını her alanda alabilmektedir. Sosyal sürdürülebilirlik şirketlerin yeni pazarlara girmesini ve mevcut iş ortaklarıyla daha verimli işler geliştirmesini sağlayabilir. Çalışanların aidiyet duygusunu ve müşterilerin markaya olan bağımlılığını güçlendirir. Kamuoyunda sosyal sorumluluğu yüksek bir marka itibarı oluşturulabilir ve yasal düzenlemelere çok daha hızlı ve kolay bir şekilde uyum sağlanabilir.